reklam

Manşet

Başlıklar

Askeri Dehalar ve Dünyaya Etkileri

Yazar Unknown 6 Eylül 2015 Pazar 0 yorum

      Tarih boyunca sayısız varolan devlet,halk,asker ve en önemlisi bunlar için mücadele eden komutan olmuştur ve günlük yaşamda her daim bu devletleri,halkları ve kurucularını birbiriyle karşılaştırıp ve kendi desteklediğimizin daha büyük olduğuna inanmışızdır.Sonuç olarak ''bizim devletimiz,halkımız ve liderimizden daha büyüğü olamaz'' anlayışı her daim vardır.Fakat bazı isimler vardır ki ister başka din,dil,ırktan olsun ister iyi ister kötü olsun inkar edilemez başarıları elde etmeyi bilmiştir.Belirli bir ölçekten sonra kim inkar edebilir ki bir insanın büyüklüğünü?
       Bugün ki yazım herhangi bir komutanı herhangi bir devleti içermiyor,tarihin en büyüklerini içeriyor.
       Bir isim vardır ki onu binlerce yıldır doğan her kişi duymuştur.Kimine göre zalim,barbar,kanla beslenen biri,kimine göre Tanrı'nın yeryüzüne gönderdiği ceza kimine göre ise sahiplenilmesi gereken en büyük asker ve ata.Fakat sevenlerinde ve sevmeyenlerinde ortada buluştuğu bir yargı vardır bu isim için;tarihin gördüğü en büyük asker ve yönetici.Bahsettiğimiz kişi Cengizhan.Tarihin gördüğü en hızlı yükselişi yapan,bilinen en büyük kara imparatorluğunun sahibi.
    Cengizhan' boşuna bu sıfatları almamıştır elbette.Onu ayıran faktörlere bakalım:
Cengizhan'ın babası kendisi 9 yaşındayken öldürülmüştür ve kabilesi dağılmıştır.Kısacası ne bir imparatorluk devralmış,ne bir destek kalmış etrafında.Sadece annesi ve kardeşleriyle yaşayarak büyümüştür.Anlayacağınız sıfırdan gelen bir insandır.
    Tarihin ilk posta teşkilatını kurmuştur ve aylar içinde ulaşan mektupları günlere indirmiştir bu olay 18.yüzyılda bile çok zor birşeyken bunu çok önceden akıl etmesi savaş meydanlarında haberleşmeyi en kısa süreye indirerek çok avantaj sağlamıştır.
    Yanına seçtiği isimleri karşıya farkettirmeden sadakat testlerine tabii tutar ve özenle seçer.
     Haritacılığı tiye alan bir Orta Asya toplumunda kesintisiz ve sürekli güncellenen haritalar kullanmıştır.
     Cengiz'i en farklı ve büyük yapan meseleye gelirsek;askeri deha dediğimiz kavram burda yatmaktadır.Savaşlarda,politikada her daim karşıyı şaşırtmış,zor durumlara sokan hamleler yapmıştır.Karşısında kendinden daima kalabalık bir ordu bulmuş fakat yenilgi yüzü görmemiştir.Zaten bu değil midir onu deha yapan?Eğer yenilseydi ne farkı olurdu diğerlerinden?
Bir örnek verelim;bugün dahi binler askere sahip birden fazla orduyu aynı zamanda hareket ettirip belirlenen noktada biraraya getirmek inanılmaz zor bir işlemdir.Fakat o dönemde iki farklı yerde ki  orduyu aynı zaman diliminde yola koydurarak bir yerde toplatmıştır.O günün haberleşmesini göze alırsanız ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız.Moğol İmparatorluğu bugün ki Moğolistan'dan Berlin kapılarına kadar ilerlemiştir.Özellikle sıfırdan gelerek seneler içinde bu yükselişi,şaşırtıcı askeri hamleleri,ordu kontrolünü kısacası bu imparatorluğun bu denli gücüne ulaşmasını bugün dahi anlayamıyoruz.
   

Prens Eugen;Osmanlı'ya yenilgi tokadını atan komutan.Ders kitaplarımızdaki bilgilerin ne derece kalitede olduğu bilinen bir durum.Eminim çoğunuz Zenta Muharebesi'nin adını bile duymamıştır.Neden?Çünkü büyük bir tokat yedik.Zenta'da bizden sayıca az bir orduya sahip olan Avusturya-Macaristan Prens'i Eugen çok ustaca bir stratejiyle savaşı kazandı.Osmanlı Ordu'sunu köprüden ordunun yarısı geçmiş diğer yarısı geçmemiş bir halde ani baskınla imha etmiş ve Osmanlı'nın yenilebilir olduğunu ispatlamıştır.Gerçek bir entellektüel olan Eugen sayısız eser ve kitabın sahibidir ve kendi için kütüphaneye sahiptir.Aslen Fransız olan Eugen,Fransa-Avusturya düşmanlığında kendine karşı oynanan oyunlara düşman tarafına komuta ederek büyük bir darbe vurmuştur ve adı çok anılmasa dahi askeri deha denilen olguya büyük bir örnek teşkil eder.
     Yazıyı Anadolu halkınca;alçak,topal,katil,din düşmanı gibi asılsız yakıştırmalara maruz bırakılmış  bir kişiyle bitirelim.Bahsi geçen dehamız Timurlu İmparatorluğu'nun kurucusu Timurlenk.Yazıyı çok fazla uzatmamak adına Timur'un Hindistan seferi sırasındaki dahiyane stratejisini yazarak bitirmek istiyorum.
     Hindistan seferi sırasında karşısında büyük bir fil ordusu gören Timur ve generalleri beklenilmeyen durum karşısında şok etkisiyle tartışmaktayken Timur tartışmayı bırakıp çadırına gider muharebenin ortası uyur.Normal olmayan bu hareket karşısında delirdiğine dair dedikodular çıkmakta gecikmez.Uyandığında ise delirmediği çok net anlaşılır.Savaştan birkaç saat önce çevredeki bütün develerin toplanmasını ister Timur ve bu develeri zincirlerle birbirine bağlatır.Daha sonra ise yanacak nekadar madde,çalı çırpı varsa toplatır ve bunları develerin üstüne bağlar.Develerin arkasına ise ellerinde meşale olan çerileri yerleştirir.Çerilerin arkasında okçular vardır ve onların arkasındada piyadeler.Savaş başlayıp fil taarruzu başladığın Timur'un işaretiyle develerin üstüdeki yükler ateşe verilir ve can havliyle yanan hayvanlar koşmaya başlar,birbirlerinden ayrılamayan develer karşıyı bir ateş çemberi gibi sarar ve ateşten korkan filler kaçmakla kalmaz kendi ordusundaki askerleri ezer.Bunun üstüne başlayan ok yağmuru ve sonra ki adımda yapılan piyade hücumuyla savaş inanılmaz bir şekilde kazanılır.
      Bahsettiğim kişiler ve olaylar askeri dehanın örnekleridir.İyi komutanlar her zaman varolmuştur fakat bu kişiler özeldirler ve diğer kişilerle kıyas dahi edilemezler.

Hiç yorum yok: